adanalı dizisinin yönetmeni Tayfun Güneyer röportajı
atv'nin yeni dizisi 'Adanalı'yı yaratan Tayfun Güneyer: Her hafta tek başıma senaryo yazıp, sonra da yönetiyorum. Şu anda bunu yapan tek deliyim! Zor olsa da değiyor..
'Adanalı' dizisini yazıp, yöneten Tayfun Güneyer, "Her hafta tek başına dizi yazıp, çeken tek deli benim! İki günde yazıyorum, beş gün çekiyorum. Bazen sette yazıyorum, bazen arabada, bazen de diziyi çekerken" dedi. atv'nin zirveye yerleşen dizisine adını veren 'Adanalı'nın gerçek bir karakter olmadığını da vurgulayan Güneyer, "Ben okuma-yazmayı çizgi romanlarla öğrendim. Asteriks, Red Kit, Zagor okuyarak büyüdüm. 'Adanalı' da tüm çizgi roman kahramanları gibi fantastik bir kahraman. Zaten izleyicinin hoşuna giden de bu" şeklinde konuştu.
ÇOK SEVİLECEĞİNİ BİLİYORDUM
* 'Yılan Hikayesi', 'Aşkım Aşkım' ve şimdi de 'Adanalı'... Yazdığınız hikayelerin hepsi çok sevildi. Bunun sırrı nedir?
Arada başka işlerde yaptım, bazıları tuttu bazıları tutmadı. Bunun sırrı; atv, Kanal D, Star gibi önemli kanallarda 'Stratejik Planlama Müdürü' olarak görev yapmış olmam! Halkı tanıyorum ve halktan gelmiş bir çocuğum. İzmirli normal bir ailenin çocuğuyum. Neredeyse 15 yıldır her gün bana reyting raporları gelir. Seyircinin neyi sevdiğini neyi sevmediğini iyi biliyorum. 'Adanalı'yı da yazma aşamasında, bu hikayenin çok sevileceğini biliyordum. Komedi, macera, gerilim ve dramı çok iyi karıştırdığımı düşünüyorum. Her yaştan seyirci kendinden bir şey buluyor ve dizi de iyi seyrediliyor...
* Tommiks, Teksas gibi çizgi romanlarda da macera, komedi, gerilim ve dram iç içe... Bir röportajınızda bu kitapları çok okuduğunuzu söylemişsiniz. Senaryolarınızda bunlardan etkilendiğiniz oluyor mu?
Babamın çok büyük bir eski kitap dükkanı vardı ve ben çizgi romanlarla okuma-yazma öğrendim. Asteriks, Red Kit, Zagor okuyarak büyüdüm. Çizgi romanlar, farkında olmadan okuyanlara bir 'kadraj bilgisi' veriyor. Yani bir hikayenin plan plan nasıl anlatılabileceğini görüyorsunuz. Benim yönetmenliğimde en büyük öğrenme kaynağım o çizgi romanlar oldu. Ayrıca İzmir Karşıyaka'da çok eğlenceli bir çocukluğum oldu. Kalabalık bir arkadaş grubum vardı ve epey fırlamaydık; çok güldürürdük birbirimizi. Bu yüzden komedi yazmayı severim...
İŞİN EĞLENCESİNE BAKARIM
* Hikayelerinizde çizgi romanlardan etkilenme olup olmadığını sormuştum...
Tabii ki var. İnsanlar her şeyden esinlenirler. İzlediğim filmlerden de esinlenirim. Ben fantastik hikayeler yazmayı seviyorum. 'Adanalı'da aynı 'Yılan Hikayesi'ndeki 'Memoli' gibi fantastik bir kahraman; gerçek bir kahraman değil. Zaten seyirciye hoş gelen de bu. Çok fazla gerçeği yazarsam, çok fazla ağır drama yazarsam bu biraz sıkıcı olabilir. Ben işin daha çok eğlenceli kısmına bakıyorum. Bu işin daha lezzetli ve renkli olmasını sağlıyor. 'Adanalı' gibi bir polis olamaz normalde! 'Memoli' gibi de olamazdı... Tıpkı Peter Sellers'ın 'Dedektif Clouseau'sunun dünyanın hiçbir emniyet teşkilatında barındırılamayacağı gibi!
* 'Adanalı'ya başlarken bu kadar sevileceğine ve izleneceğine inanıyor muydunuz?
Tabii inanıyordum. İnanmadığım hiçbir şeyi yazmam. Yazarken, yazdığınıza inanmak zorundasınız ve önce yapımcıyı sonra da kanalı buna inandırmak zorundasınız. Bir senaryonun ilk işi, yapımcıyı ve kanalıyı ikna etmektir. Bunu başaran senaryolar, izleyiciye ulaşana kadar çeşitli evreler geçirir ve hareketli resimler olarak ekrana çıkarlar. Yani bir işin tutup tutmaması artık ortak bir çabanın sonucudur.
DETAYCI BİRİYİM
* 'Adanalı'ya inancınızın kaynağı neydi?
Çok Türk, çok bize ait bir proje olacağını düşünüyordum. Oktay (Kaynarca) ile tanıştığımızda aklımdaki kahramanı anlattım. Mehmet Akif (Alakurt) ile de konuştuğumda ona aklımdaki 'Maraz Ali'yi anlattım. Oyuncularımla uzlaştım. Kahramanlarım üzerine bir anlaşma imzaladım; sözlü bir anlaşma... Onlar bana kendilerini emanet etti, ben de o emanetler üzerine çok güzel elbiseler giydirerek, çok iyi karakterler yazarak, büyük bir kapışma hikayesi yazdım. Uzun soluklu bir dizi olmasını umuyorum.
* Türkiye'de hem dizi senaryosu yazıp, hem de yöneten tek kişi olduğunuz doğru mu?
Evet; her hafta bunu yapan, yani tek başına yazıp, çeken tek deli benim! Ama bu aynı zamanda tüm ekip için büyük avantaj. Çünkü her gün sete gelirken, ne çekeceğimi, oyuncularımdan ve ekibimden ne isteyeceğimi çok iyi biliyorum.
* Zor olmuyor mu peki?
Çok zor oluyor. İki gün yazıyorum, beş gün çekiyorum. Bazen sette yazıyorum. Bazen arabada, bazen de çekerken... Bu işte önemli olan ne yaptığınızı bilmek ve ben de bunu biliyorum. Çok detaycı bir adamım; izleyenler de bunu görüyor... (Sabah)
'Adanalı' dizisini yazıp, yöneten Tayfun Güneyer, "Her hafta tek başına dizi yazıp, çeken tek deli benim! İki günde yazıyorum, beş gün çekiyorum. Bazen sette yazıyorum, bazen arabada, bazen de diziyi çekerken" dedi. atv'nin zirveye yerleşen dizisine adını veren 'Adanalı'nın gerçek bir karakter olmadığını da vurgulayan Güneyer, "Ben okuma-yazmayı çizgi romanlarla öğrendim. Asteriks, Red Kit, Zagor okuyarak büyüdüm. 'Adanalı' da tüm çizgi roman kahramanları gibi fantastik bir kahraman. Zaten izleyicinin hoşuna giden de bu" şeklinde konuştu.
ÇOK SEVİLECEĞİNİ BİLİYORDUM
* 'Yılan Hikayesi', 'Aşkım Aşkım' ve şimdi de 'Adanalı'... Yazdığınız hikayelerin hepsi çok sevildi. Bunun sırrı nedir?
Arada başka işlerde yaptım, bazıları tuttu bazıları tutmadı. Bunun sırrı; atv, Kanal D, Star gibi önemli kanallarda 'Stratejik Planlama Müdürü' olarak görev yapmış olmam! Halkı tanıyorum ve halktan gelmiş bir çocuğum. İzmirli normal bir ailenin çocuğuyum. Neredeyse 15 yıldır her gün bana reyting raporları gelir. Seyircinin neyi sevdiğini neyi sevmediğini iyi biliyorum. 'Adanalı'yı da yazma aşamasında, bu hikayenin çok sevileceğini biliyordum. Komedi, macera, gerilim ve dramı çok iyi karıştırdığımı düşünüyorum. Her yaştan seyirci kendinden bir şey buluyor ve dizi de iyi seyrediliyor...
* Tommiks, Teksas gibi çizgi romanlarda da macera, komedi, gerilim ve dram iç içe... Bir röportajınızda bu kitapları çok okuduğunuzu söylemişsiniz. Senaryolarınızda bunlardan etkilendiğiniz oluyor mu?
Babamın çok büyük bir eski kitap dükkanı vardı ve ben çizgi romanlarla okuma-yazma öğrendim. Asteriks, Red Kit, Zagor okuyarak büyüdüm. Çizgi romanlar, farkında olmadan okuyanlara bir 'kadraj bilgisi' veriyor. Yani bir hikayenin plan plan nasıl anlatılabileceğini görüyorsunuz. Benim yönetmenliğimde en büyük öğrenme kaynağım o çizgi romanlar oldu. Ayrıca İzmir Karşıyaka'da çok eğlenceli bir çocukluğum oldu. Kalabalık bir arkadaş grubum vardı ve epey fırlamaydık; çok güldürürdük birbirimizi. Bu yüzden komedi yazmayı severim...
İŞİN EĞLENCESİNE BAKARIM
* Hikayelerinizde çizgi romanlardan etkilenme olup olmadığını sormuştum...
Tabii ki var. İnsanlar her şeyden esinlenirler. İzlediğim filmlerden de esinlenirim. Ben fantastik hikayeler yazmayı seviyorum. 'Adanalı'da aynı 'Yılan Hikayesi'ndeki 'Memoli' gibi fantastik bir kahraman; gerçek bir kahraman değil. Zaten seyirciye hoş gelen de bu. Çok fazla gerçeği yazarsam, çok fazla ağır drama yazarsam bu biraz sıkıcı olabilir. Ben işin daha çok eğlenceli kısmına bakıyorum. Bu işin daha lezzetli ve renkli olmasını sağlıyor. 'Adanalı' gibi bir polis olamaz normalde! 'Memoli' gibi de olamazdı... Tıpkı Peter Sellers'ın 'Dedektif Clouseau'sunun dünyanın hiçbir emniyet teşkilatında barındırılamayacağı gibi!
* 'Adanalı'ya başlarken bu kadar sevileceğine ve izleneceğine inanıyor muydunuz?
Tabii inanıyordum. İnanmadığım hiçbir şeyi yazmam. Yazarken, yazdığınıza inanmak zorundasınız ve önce yapımcıyı sonra da kanalı buna inandırmak zorundasınız. Bir senaryonun ilk işi, yapımcıyı ve kanalıyı ikna etmektir. Bunu başaran senaryolar, izleyiciye ulaşana kadar çeşitli evreler geçirir ve hareketli resimler olarak ekrana çıkarlar. Yani bir işin tutup tutmaması artık ortak bir çabanın sonucudur.
DETAYCI BİRİYİM
* 'Adanalı'ya inancınızın kaynağı neydi?
Çok Türk, çok bize ait bir proje olacağını düşünüyordum. Oktay (Kaynarca) ile tanıştığımızda aklımdaki kahramanı anlattım. Mehmet Akif (Alakurt) ile de konuştuğumda ona aklımdaki 'Maraz Ali'yi anlattım. Oyuncularımla uzlaştım. Kahramanlarım üzerine bir anlaşma imzaladım; sözlü bir anlaşma... Onlar bana kendilerini emanet etti, ben de o emanetler üzerine çok güzel elbiseler giydirerek, çok iyi karakterler yazarak, büyük bir kapışma hikayesi yazdım. Uzun soluklu bir dizi olmasını umuyorum.
* Türkiye'de hem dizi senaryosu yazıp, hem de yöneten tek kişi olduğunuz doğru mu?
Evet; her hafta bunu yapan, yani tek başına yazıp, çeken tek deli benim! Ama bu aynı zamanda tüm ekip için büyük avantaj. Çünkü her gün sete gelirken, ne çekeceğimi, oyuncularımdan ve ekibimden ne isteyeceğimi çok iyi biliyorum.
* Zor olmuyor mu peki?
Çok zor oluyor. İki gün yazıyorum, beş gün çekiyorum. Bazen sette yazıyorum. Bazen arabada, bazen de çekerken... Bu işte önemli olan ne yaptığınızı bilmek ve ben de bunu biliyorum. Çok detaycı bir adamım; izleyenler de bunu görüyor... (Sabah)
14 yorum:
sevgili TAYFUN kardeşim, dizi fragmanı izlerken hah işte tam bir macera aksiyon dizisi başlıyor dedim. ve zevkle izlemeye başladım. gelgörki ilerleyen bölümlerde dizi anlamsız uzatmalara sahne olmuş.ADANALI müdürünün evinde ayakkabısını 1.5 dakikada çıkartıyor. Sofia alışverişi çok uzun gibi gibi gibi. hele o iki salak artık izleyiciyi sıkıyor. adam mafya ayaklarında ama iki günde kelepçeden kurtulamıyor. tamam belki dizi uzamalı kelepçeler çıksa adamlara rol kalmıyor. ancak burada sen devreye girip yaratıcılığını kullanmalısın.parayı sen kazanıyorsun.BEN DEĞİL.izleyiciyi keriz veya aptal konumuna sokma.yoksa renting meyting kalmaz..Hadi bakalım daha ciddi çalışmalara İZMİT ömer KALKAVAN
adanalı dizisini büyüklerden daha çok çocuklar izliyor hatta okullarda çocuklara adanalı dizisini izletmeyin diyor egitimciler lütfenn şiddeti azalaltıp çocuklara uygun hale getirirmisinizzzz
tilki engini vursun sofya babasına ve engine üzülsü replikler artar
bu dizi ile alakası olmayan aptal ları çıkartıyorsunuz birde dizininde tadı kaçıyor bu dizinin ne olduğunu anlayamadık polisiyemi maceramı komedimi ne diziden fiko yu matadoru pınarı çıkartın ne alakası var bu nların diziyle
sayın ömer kalkavan a aynen katılıyorum çıkarın şu aptalları diziden saatlerce bakışmalarda sinir bozucu
bende bir senaryo yazıyorum yaşım 13 yardımcı olursanız sevirnirm
bende senaryo yazıyorum yaşım daha 13 bunu yadıktan onra ne yapacağımı düşünüyorum bana yardım ederseniz sevinirim tayfun bey
MURAT ÖZKAYA mavrocu_murat@example.com
Sayın:Tayfun GÜNEYER
Adanalı dizisini yayına başladığı günden beri izliyorum,ancak adanalı nın kızı veya diğer kişilerle olan ikili konuşmalarını çok abartıyorsunuz,çok uzatıyorsunuz, enson bölümünde adanalı kızına dışarı çıkması için izin vermesi gibi.Bunları daha kısa tutarsanız seviniriz.Ayrıca sizden bir ricam olacak, senoryoyu da siz yazdığınız için kullandığınız kelimelerin özellikle Türkçe olmasına dikkat edilmesini ve bu konuda hassas olmanızı istiyorum.Yine en son bölümde adanalı nının patlamış mısır yerine popcorn demesi gibi.Basılı yayınlar ve özellikle Televizyonlar çok önemli vatandaşlara en kısa yoldan ulaşabilen bir araç olduğu için senaryo yazanların, haberlerde ve diğer porağramlarda görev alanların, Güzel Türkçe'mizin yabancı kelimelerin yerleşmemesi için daha hassas olmalıdırlar.Biz sizlerden bu konuda daha hassas olmanızı istiyoruz.Türk Dil Kurumunun SÖZBAL BİLGİLENDİRME UYGULAMASI gibi çok güzel bir hizmeti var.Üye oluyorsunuz,size hergün bir yabancı kelimenin Türkçe karşılığını gönderiyor.Bu Türkçe karşılıkların dilimizde yaygın bir şekilde kullanılması için Televizyonlar çok önemlidir.Dilimizin yabancı kelimelerkin istilasından kurtarmak için sizin gibi değerli senaryo yazarlarına çok iş düşmektedir.Saygılarımla
14/04/2010
Mustafa TEKEOĞLU
E-POSTA:mstekeoglu@hotmail.com
Harika bir dizi yonetmeni kim oldugunu cok merak ettim o yuzden burdayim.Dizideki tum karakterlerin hastasiyim, hele maraz Ali yokmu.Yonetmen tam olarak kim bilmiyorum ama insanustu bir zekaya sahip oldugu kesin, rica ediyorum kendisinden bu dizi hic bitmesin.
abicimmmsen le tanışma k istiyom
bnce de dizinin düzeltilmesi grekiyor
SAYIN TAYFUN GÜNEYER, BU DİZİYİ NEDEN BİTİRDİĞİNİZİ ÇOK MERAK EDİYORUM. BENİM TEK DİZİMDİ VE İLK GÜNÜNDEN BERİ TAKİP EDİYORDUM ÇOK AĞLADIM, SAMİMİ OLARAK SÖYLÜYORUM ÇOK AĞLADIM. MARAZ ALİ 2 KURŞUNLA ÖLECEK ADAM DEĞİLD, BARİ MUTLU SONLA BİTSEYDİ. YARDIMLARINIZI BEKLİYORUM....
DİZİNİZİ ÇOK SEVEN BİR İSİM....
NOT:YARDIMCI OLURSANIZ ALLAH NE MURADINIZ VARSA VERSİN İNŞALLAH... LÜTFEN DİZİYİ YENİDEN BAŞLATIN MARAZALİ RÜYA GÖRSÜN VEYA ADANALI BÖYLE ÖLÜM OLMASIN....
dizi çok güzel ama adanalı nın maraz ali nin olduğu heryere baskın düzenlemesi çok saçma.fikoyu,matadoru ve pınarı çıkartın çok anlamsız ayrıca çakma adanalı ve maraz ALİ abimi çok seviyorum.TAYFUN BEY, lütfen yeniden oynatın.
adanalıyı başlatın size çok yalvarıyorum nolur adanalı bittiğinden beridir hep uykusuz kalıyorum sabah 4 te özeti başlıyor onu beklemekten ölüyorum allaha o kadar çok yalvarıyorumki en çok istediğim bunolur tekrar baslasın tayfun güneyer abi size yalvarıyorum görün bu yorumları nolur baslasın allahınızı sewiyosanız baslatın nolurr nolurr
Yorum Gönder